15 Ağustos 2011 Pazartesi

Seattle gezisi (bu bir reklam degildir)

Vancouver'dan otomobille sadece 2 saat uzaklikta olan Seattle, haftasonu gidilebilecek guzel bir alternatif. Ozellikle outlet magazalariyla unlu olan bu sehir ABD dolarinin deger yitirmesinden sonra iyice degerlenmis Kanadalilarin gozunde.
Cuma aksami saat 9 gibi yolculugumuza basladik; K'nin kuzenlerinin evinde kalmak uzere yola ciktik. Sinirda gecirdigimiz 'nerden gelirsin, nereye gidersin' sohbetinin (!) ardindan saat 11.30 gibi ilk olarak Wall-Mart'a ugradik. Daha dakka bir obez Amerikan vatandaslariyla merhabalastik (dalga gectigimi sanmayin gercekten uzuluyorum onlar icin), cikolata ve biralarin fiyatlarini gorunce kisa bir alisveris yaptik. Eve geldigimizde hepimiz yorgunduk ve ertesi gunku kosusturmacaya dayanabilmek uzere hemen uyuduk.

Sabah kahvaltisi icin tipik Turk turistler gibi yanimizda getirdigimiz pogacamizi ve kekimizi yedikten sonra Seattle Premium Outlet'in yolunu tuttuk, (Bu arada navigasyon cihazinin ne kadar onemli bir bulus oldugunun yolu boyu tanigiydim.) Burasi unlu markalarin outlet magazalarindan bir arada bulundugu bir alisveris alani. Seattle'in icinde bir kac tane daha varmis. Burayi tercih etme sebebimiz icinde daha fazla markayi barindiriyor olmasi.

Bazi markalarin onundeki kuyruklari gordukten sonra 'anaam kesin buyuk ucuzluk var' dusuncesi yerlesiyor insanin aklina. Girip incelediginizde farkediyorsunuz ki gercekten de oyle. Ozellikle de Turkiye ile kiyaslandiginda.400 TL'ye satilan cantalar burada sadece 70 dolar.




Bu ucuzluk sayesinde TR'de fiyat politikasini sacma buldugum bir cok markadan bir seyler aldim:) Fiyatlari gordukten sonra ne kadar hakli oldugumu bir kez daha anladim ama. Ayni seyi 4 katina satmak da nedir yani? Ilk ve son mesaj kaygili cumlemdir: Alisveris hastasi kardeslerime sesleniyorum 'kandiriliyoruz, bizi aptal yerine koymaya calisan markalara para/prim vermeyiniz.

Tum bu ucuzlugun uzerine bir de kupon indirimleri ekleniyor. Internetteki bazi sitelerden her magazaya ozel kuponlarin cikisini alip getirdiginizde belirtilen oranlarda indirim kazaniyorsunuz. Hic bir on sart da yok. (Para vererek satin alinan kupon kitaplari haric) Bu da alisverisi daha cekici hale getiriyor tabi. Herseyi yurtdisindan adapte eden markalarimiz nasil oluyor da kupon sistemini  Turkiye'de uygulamiyorlar anlayamiyorum.
 Harcadigimiz 3 saatin sonunda bagajimizin hali yukaridaki gibi olustu efenim.

Aksam yemegi icin kendisinden ovguyle bahsedilen La Hacienda isimli Meksika restoranina gittik. Aile restorani oldugunu giriste belirtmis olmasi icimizi iyice rahatlatti:) Butun gun gezdigimizden o kadar acikmisiz ki yemek oncesi gelen cipsleri 3 kez yeniletmemiz gerekti. Cipsle beraber getirdikleri sosun icinde yer alan kisnis otu (nikah sekerlerinin icindeki minik toplarla ayni tatmis, onu hatirladim) tum agiz tadimi bozsa da yemeklere eklememeleri konusunda uyarmasaydik yemek de yiyemeyecektim. Inanilmaz lezzetli bir burrito ve taco tabagini 8 dakika icinde silip supurerek her zamanki gibi 'yemegi ilk bitiren danato odulune' sahip oldum.

Ertesi gun yani donus gunumuzde sehir merkezini gezdik. Sleepless In Seattle filminde Meg Ryan ve Tom Hanks'in bulustugu ,Space Needle'i da gormus oldum.

Ardindan Pier'deki Public Marketi ziyaret ettik. Icinde kesinlikle alinacak hic bir sey olmadigi konusunda sizi temin ederim. Balik ya da deniz urunleri almayacaksaniz tabi. Onun disinda cicek, tas kolyeler ve bir-iki cesit yiyecek satiliyor ama Vancouver'daki Granville Public Market ile kiyas kabul etmez. Bu yolda bir de Turk restorani vardi ama sahipleri kimseyle ilgilenmeyip kendi aralarinda konustuklarindan insanlarin girmesiyle cikmasi bir oldu. (oysa ne umitlerle girmistik iceri)
Dunya'nin ilk Strabucks'i da burada. Denizkizinin gogus uclarinin kapanmadigi logo bu magazada hala kullaniliyor. Bu sebeple magazanin onunde de uzun bir siparis ve fotograf kuyrugu olmasi da sasirtici degil tabi.
Sehir icindeki yuruyusumuzu tamamladiktan sonra donus yoluna gectik. Yolda radyoyu dinlerken sehir merkezinden Kanada sinirina kadar olan yolun yogunluk sebebiyle 4 saat oldugu tahminini duyunca yikildik tabi. (iki kati bekleme suresi yani) K yolda kuzenleriyle konusurken bir akil aldi; duty free'ye ugrayacaklar en sag seridi kullanabiliyorlar. Bu serit ayni zamanda acil durum icin ayrilmis. Biz zaten ugrayacaktik, dolayisiyla belirli bir yerden o yolu kullanip bekleme suremizi azalttik. S'ye 'insanlar bilmiyor mu yoksa saf taklidi mi yapiyorlar' diye sorunca 'onlar bizim gibi degil, saygi duyuyorlar' yanitini aliyorum. Duty free'den cikan insanlar yol almak icin nasil bekledigini gorunce 'simdi burda bi Turk sofor olacakti yolun daralan noktasina kadar gidip yol almak icin nasil da bir aracin onune kirardi' demekten alamadim kendimi. Iki gunluk tatilimiz saat 11 civari eve varisimizla sonlandi.

NOT: Ne zaman bira alacak ya da bir yere girmek icin kimligimi gosterecek olsam once dogum yili alanini bulamiyorlar. Yardimim sonucu gorduklerinde evirip cevirip inceleme ihtiyaci duyuyorlar nedense. Yani tek degisik kimlik bizim mi bilemiyorum ama kimligime bakan bir kisi daha 'Turkey, cool' derse 'neymis o cool olan' diye sorucam artik yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder