28 Haziran 2011 Salı

turk yemekleri gunu


Bugun S'nin cok yakin bir tanidigina aksam yemegine davetliydik. Evsahibi de Turk oldugu icin birbirinden lezzetli Turk yemekleri ile hasret giderdik.
Ev Downtown'da ve False Creek manzarali. Bu super manzara, yemekten sonra baslayan hafif yagmur ile daha da sahane bir hale burundu.

Donus yolunda otoparka kadar yururken Robson Street'teki hareketli gece yasantisini da gormus olduk. Asagida fotografi yer alan (gunduz giderken cekmistim) Cactus Club Cafe sadece guzel kizlarin garson olarak calisabildigi bir yermis. Kanada'da, dis gorunusun bir kistas olarak sayildiginin acikca belirtilmesi ayrimciliga girdiginden, bu isletme model ajanslari ile anlasma yapmis. Garsonlarini da bu ajanslardan seciyormus. Gercekten guzeller de bu da bir nevi ayrimcilik degil mi? Tamam ben basvursam alinirim ama istiyorum ki herkes ayni sansa  sahip olabilsin:)

27 Haziran 2011 Pazartesi

the don report

Yan komsumuz Ms. Don'u daha once anlatmistim. Hani su balkonunun en gorunen yerine ic camasirlarini (ozellikle de kulotlarini) asan bayan. Performansi gunden gune artiyor. Hala en onde, hala renkli.


Belki konu bile etmeye degmez ama... Cay keyfimiz bu manzara ile mi taclandirilmali?  Neden carsaf degil, tshirt degil de sadece kulot? Neden her gun? Niye ikiser ikiser ya da dorder dorder? Niye gunluk? Sadece havalandiriyor olmasin? Kurutucusu var ve ona mi guvenmiyor yoksa? Pek kiyilamayacak camasirlara benzemiyorlar ama goreceli bir sey degil mi?

NOT: Bugun cektigim fotograftaki (acik mavi) olan beni benden aldi. Bu kadar pastelini o terasta ilk defa gorduk:)

26 Haziran 2011 Pazar

mukemmel pazar!

Pazar sabahi benim icin haftanin en guzel dakikalari!
Once supper bir kahvalti yaptik. Sonraa, ailem ve bir kac arkadasimla skype ta konustum. Her skype 'a giris; sevdigim insanlarin yuzunu gorme sesini duyma firsati benim icin.

Saat 1 gibi K ve Y ile birlikte S'yi isten almaya gittik. Hep beraber Kanada'nin 2.buyuk alisveris merkezi olan Metrotown'a gittik. (Kendi cektigim fotografi koymak isterdim ama dedim ya cok buyuk, kameramin objektifi yetmedi:)
Her magazada %50 hatta %70 indirim var. Fakat beeen, sorumluluk sahibi bir alien olaraaak, farkli bir ulkede hemmencik alisverise dalacak kadar akilsiz degilim. Tamam itiraf ediyorum S beni engelliyor! Bir alisveris insani sayilmam ama indirim cok buyuk ben napiyim? Nelere hayir dedigimi bir bilseniz... Neyse' K'ye gozluk almaya gittik. Magazanin sahibi bayan arkadaslari oldugundan indirim yapiyormus. Cok begendigim bir model vardi, 219 dolarmis. Sirf meraktan acaba ne kadar indirim yapabilir diye sordum. Hesap makinesiyle bir kac dakikalik ugrasi sonrasi 140 dolara alabilecegimi soyledi!! Fakat ben naaptim? Sorumluluk sahibi bir... devamini biliyorsunuz:( Is bulana kadar alisveris yok ilkesini benimsiyorum.

Alisveris yani almayis sadece bakis sonrasi East Vancouver'daki Greek Festival'a gittik. Soguk ve yagmurlu gecen gunlerin ardindan bu gunesli havada disarida olmak cok iyi geldi.


Sagli sollu kurulmus standlarda cesitli Yunan yemekleri satiliyordu. Aslinda geleneksel Yunan yiyecekleri olarak satin seyler kuzu cevirme, ispanakli borek, sis, lokma, baclava, vs. Lokamanin minik tabadina 8 dolar veren bu insanlara Izmir'de sokaklarda bedava dagitildigini soylesem heralde sok olurlardi:)

Sis dumanlarindan gorebildigim kadariyla Yunan yemeklerinin nasil yapildigini ogreten standlarin yani sira tatil alternatifi olarak Kibris Guney kesimini tanitan (brosurunu okusaniz sanki devlet eliyle politik bir brosur hazirlanmis sanirsiniz) ve cocuklara yonelik eglencelerin oldugu standlar vardi.

Yaslilardan olusan halk oyunlari ekibinin cok seyircisi vardi. Her ne kadar hareketleri biraz agir olsa da cok sekerdiler. Biraz ilerdeyse kocaman bir halay grubu gorduk. Asyalilarin bile katilip denemeye calismasi komik gorunuyordu. S ve Y ile ortalarina gecip damat halayi oynamayi dusunduk ama ilgiyi uzerimize cekmeyelim dedik:)

Donus yolunda Richmond'daki bir Japon restoraninda lezzetli sushiler yedikten sonra evimize geldik.Yarin icin yazmam gereken yaziyi dusununce biraz keyfim kacti ama pazartesi olacak ki yine cuma gelsin degilmi? (Imza Polyanna)

the chocolate report

Normalde de cok cikolata yerim. Fakat bu sabah yaptigim toplamanin sonunda cikan rakam beni gercekten korkuttu. Vancouver'daki ilk gunum persembe gecesini saymazsam bugun 9.gun. Simdiye kadar 9 bar ve 340 grlik 1 paket cikoalata ile yarim cookie paketi bitirmisim! Gercekten kariyer rekoru gibi bir sey.

Buradaki marketlerde oyle cok cesit ve oyle farkli tatlar varki hepsini denemek istiyorum. Markete her gidisimde tek aldigim sey cikolata oluyor. Sirada beklerken bile 'S; reyonlara son bir goz atabilir miyim?' diyorum. Hemen ardindan S'nin malum uyarisi geliyor: 'Herkes burada kilo aliyor (yanimizdan gecen kiloli kadini gostererek -buarada her zaman cevrenizde kilolu birileri oluyor- ) Boyle mi olmak istiyorsun?' Tabi ki oyle olmak istemiyorum diyip aldiklarimdan bir tanesini yerine geri birakiyorum:(

25 Haziran 2011 Cumartesi

barbeku partisi

Aksam ne yemek yapsak diye dusunurken K  isyerinden bir arkadasinin evde barbeku partisi verecegini soyledi. Bu supper haber  sonrasi derhal hazirlanip disari ciktik. Hemen hemen her gun yaptigimiz gibi once Superstore’a ugradik.  Insan ihtiyaclari hic bitmez degil mi? Hem de bugun ‘tax free’ imis. (Normalde etiket fiyatlari uzerine bir de vergi ekleniyor) Yiyecek, bir kac makyaj malzemesi ve parfum ( bir suru parfumde gercekten buyuk indirim vardi) aldiktan sonra Seymour Mountain’in yolunu tuttuk.
Evin bulundugu yer agaclik yemyesil bir sokaktaydi.  Icerisi de insan doluydu. Her ciftin en az 2 cocugu vardi, inanamadim. Kimisi agliyor, kimisi diger cocugun ayakkabilarini giymeye calisiyor, bir tanesi annesini ariyor filan.. 3 saat kalirsan evlilikten soguman garanti yani. Yatsin kalksin bize dua etsinler, en az 3 tanesinin ebeveynligini yaptik..
Yemeklere gelirsem gayet lezzetliydi. Bahceye kurulan masadan cekine cekine tabagimi doldurdum. Turkiye’ de az pismis et yiyemezdim ama bugunku gercekten lezzetliydi. Sanirim takintilarimi asmaya basladim. (Orn2: Dun gece tv acikken uyuyabildim)
Boyle bir davet Turkiye’de olsa arkadaslarim elleri dolu gelir ben de bir o kadar hazirlik yapmis olurum. Bugunku misafirlerden bazilarinin getirdiklerini gorunce hayret ettim. 2 ekmek??? 3 degil ama 2. Hele bir kadinin getirdigi patates salatasini gormeliydiniz. Kucucuk bir kapta. Olcusunu tam olarak aciklayacagim; hani misafir gelir sonra salatanin birazi kalir ‘nasilsa bu yenmez azcik kalmis, dolaba koyduguna degmez cope dokiyim’ deriz ya, hah iste tam olarak o kadarcik. Ovunmek gibi olmasin ama biz kapi gibi sarabimizla gittik.
NOT: Komik bir uygulama, bardaklarin yaninda bant ve kalem var. Banttan biraz koparip uzerine adini yaziyorsun ardindan bardagina yapistiriyorsun ki kimseninkiyle karismasin. Ne gerekli di mi? Allah muhafaza ikinci bardak kullanilir filan. Tamam bunlar cevreci uygulamalar ama koca adamlarin seffaf bardaklarinin uzerindeki kalin yesil bantlari gorseniz. Insanin icme zevkini mahvediyor bence. Bir de kavanoz vardi ki icine biranin karsiligi olan parayi koyuyorsun. Davet diye buna deniyormus.

bu sabah yagmur var Vancouver'da

O kadar guzel yagiyor ki terasta cay keyfimizi yagmur esliginde yaptik.

sd ve arkadaslari

Bunca gundur yaziyorum ama size arkadaslarimi tanistirmadigimi farkettim. Simdi size hikayemin karakterlerini tanitacagim:
S, benim universiteden sinif arkadasim. Mezun olduktan sonra 1 yilligina Kanada'ya gitti. Orada kaldigi sure icinde K'ye asik oldu ve Turkiye'ye donmesine ragmen iliskileri devam etti. Ardindaaan hem TR'de hem Kanada'da dugun yapmak kaydiyla evlendiler.S 3 yildir Kanada'da yaziyor. Univeriteye gidiyor ayni zamanda da calisiyor.

K, S nin kocasi. Kanada dogumlu, ailesi Hong Konglu. Bir sirketin IT departmaninda calisiyor.

Y, S'nin kucuk kardesi. 2 ayligina burda. Onumuzdeki hafta Ingilizce kursuna basliyor.

A-R-S: Sirasiyla K nin annesi-babasi ve kardesi. Kardesi S nin ardadasim S ile karismasini engellemek icin soyadlari L ile birlikte kullaniyor olurum.(SL gibi)

Karsi komsumuz Mr.Mafia; ne zaman terasa ciksak elinde sigarasiyla ya arabalarina bakarken ya da ciceklerini sularken goruyoruz kendisini. Uzerinde ya Italya ya da Inter formasi oluyor her zaman.

Yan komsumuz Ms. Don; terasinda her zaman camasir asili olan bu bayan ve ailesinin renkli dunyasi bizi hayrete dusuruyor.

cuma gecesi atesi

Dun aksam S ve K isten geldikten sonra Coquitlem'a kofte yemege gittik. Tatlisiydi, icecegiydi derken bir guzel doyduk. Donus yolunda, K bana daha once hic Casinoya gidip gitmedigimi sordu. Hayir deyince Boulevard Casino'ya dogru bir donus yaptik.

Her zaman merak ederdim filmlerde gordugumuz gibi mi diye. Poker oynayan adamlarin basinda duran guzel sarisin kizlar disinda evet ayniymis. Yaslilar kollu makinelerde takilirken en ragbet goren masalar poker ve blackjack.Kazananlarin cigliklari herkesin oraya bakmasina ve 'bir umuttur yasatan insani' misali yeni oyuna baslamasina sebep oliyor. Bizim umudumuzdan bahsedersek; K' nin verdigi sansli parayi ben slot machine'de kaybederken, benim sansli parami K Blacjack'te kaybetti:))

Casino'dan sonra Maroon 5 sarkilari esliginde (C,N ve E kulaklariniz cinlasin) Downtown'daki Stanley Park'a gittik. Manzarasi inanilmaz guzel. Bu ormanda piknik yapilabiliyor, dugun ve cesitli kutlamalar duzenlenebiliyormus. Ayrica farkli bitki turlerinin gorulebilecegi bir sergi alani da varmis. Biz gec saatte gittigimiz icin etraf fazlasiyla karanlikti ve bir takim hayvanlarin oyuncagi olmamak icin arabanin disinda cok vakit geciremedik. Ama gecerken de olsa English Bay'in yukaridan ne kadar guzel gorundugunu gormus olduk. Kesinlikle gunduz de ziyaret edecegiz.

24 Haziran 2011 Cuma

English Bay


English Bay, cok guzel bir plaj ayni zamanda da park.
Burada, kumlarin uzerindeki kutuklerde oturabilir ya da guneslenebilirsiniz. Dilerseniz arka taraftaki cimlere oturup kitap okuyabilir ya da sag taraftaki agaclik alanda yuruyus yapabilirsiniz. Biz ordayken tum bu aktivitelerin orneklerini gorduk:)
Gunes ciktiginda bir bakiyorsunuz insanlar pantalonlarinin pacalarini sivamis ya da tshirt'u kivirmak kaydiyla gobeklerini acmis. (Su gobek olayina pek anlam veremedim aslinda, insan niye gobegini yakmak ister ki?) Kendini kuma gomenler, cocuklariyla oynayanlar, kopegiyle yuruyus yapanlar...S'nin dedigine gore denize de giriliyormus ama yosunlu oldugundan asil tercih edilen farkli yerlerdeymis. Hava biraz daha isinir isinmaz o guzel plajlarda deniz sezonunu acmayi planliyoruz.

NOT: Kucukken en sevdigim seylerden biri Konak'ta, Saat Kulesi onundeki guvercinlere once yem vermek ardindan uzerlerine dogru kosarak kacismalarini izlemekti. English Bay'de cocuklar martilari kovaliyor ama martilarin bir cogu rituel gerceklessin diye kaciyor bence. Cunku cok iriler ve minnacik cocuklardan korktuklarini hic sanmiyorum.

23 Haziran 2011 Perşembe

tesadufun boylesi

Onumuzdeki hafta gelecek misafirleri icin arkadasim S'nin eve yatak almasi gerekiyordu. Internetten fiyat arastirmasi yaparken yeni aldigi yatagini satmak isteyen birinin ilanini gorduk. Fotograftan da cok temiz gorundugu icin arayip gelip bakmak istedigimizi soyledik.
Daireye vardigimizda evde iki kisi vardi. Ayakkabilarimi cikarmak zor geldiginden ben giriste bekledim, S iceri girdi. Yatagi da begendi. Saat kac gibi gelip alabileceklerini sormak icin esini ararken iclerinden biri digerine Turkce olarak 'isterse indirim yapmayacagiz diyelim tamam mi?' diyince S bir kahkaha patlatti, bense sok oldum. Meger yatagi iki Turk ogrenciden aliyormusuz! Yeni bir yataga ihtiyac duymamiz, internette bir ilan gormemiz, adresin bize yakin olmasi, yatagi begenmemiz, cocuklardan birinin uyanik olmasi filan gibi tesadufler sonucu iki vatandasimiz ile tanismis olduk.

NOT: Yan dairenin kapisinda asagidaki not asiliydi. Cok komik degil mi?
(Okuyamayanlar icin: 'If the dog is bothering you please call us 604..... PS: She may bark for a few moments at a dog or racoon outside, give her 5min')

22 Haziran 2011 Çarşamba

Dr.Oz

Gittigim okulun sagladigi super avantaj 480 saatlik calisma izni. Kanada'ya vardiginizda pasaport kontrolu sonrasi Immigration office gidip izin kagidini alabiliyorsun. Fakaaat, bir ise girebilmek icin saat izin yeterli olmuyormus. Ek olarak SIN yani social insurance number'imi da almam lazimmis.

5 kisilik kuyrugun sonunda, 60-70 yaslarindaki gorevli bayan 'next please' diyerek beni yanina cagirdi. Neden orda oldugumu anlatip islemlere baslayabilmesi icin  pasaportumu uzattim. Ilk sayfasina bakar bakmaz 'Oooo, demek Dr. Oz ile ayni ulkedensin' dedi. Biraz once bagirinan kadin bu sefer sessizce konustugundan kimden bahsettigini anlayamadim. 'Dr. Oz ile ayni ulkedensin. O cok tatli ve yakisikli bir adam. Surekli programlarini izliyor kitabini okuyorum.Ayrica esi de cok guzel' dedi gulerek. Onun bu sempatik muhabbetine katilabilmek icin birden bire agzimdan su cumle cikti ' babasi da doktor, o da cok tatli biri'.' Ne?Ne dedin sen?' dedigini duyar gibiyim ama aylar once Mustafa Oz ile ilgili okudugum yaziyi hatirladim sanirim. Ahaha, buyuklerin kucuk cocuklar icin soyledigi ' bunun babasi da boyleydi' muhabbeti gibi olmus degil mi? Neyseki kadin oyle dusunmedi. Kisa bir sure daha konustuk, ardindan gosterdigi koltukta oturup beklemeye basladim.

NOT: Kanadaya yakistiramadigim bir uygulama: Koltuga otur ve isminin cagirilmasini bekle! Her seyin teknolojik oldugu bir uke icin fazla manuel. Yabancilarin pasaport islemlerinin de yapildigi bu ofiste 62 milletten insanin ismini okumaya calisan 8 kisi vardi. Yanlis yamalak okuduklari icin de cagirilan kisi ustune alinmiyor. Bu durumda bekleme suresi de uzuyor tabi. Neyseki benim islerimi yapan kisi adimi dogruya yakin telafuz edebildi.

Kanada Kolarak'i

Izmirli anneler vakti zamaninda Klorak markali camasir suyunu oyle cok kullanmis ki bir nesil (benim de dahil oldugum) Klorak'in bir marka degil camasir suyu demek oldugunu sanarak yetisti. Yillar sonra degisen rekabet kosullari Klorak'in koltugunu salladi ve baska markalar denenmeye baslandi. Fakat evde hangi marka kullanilirsa kullanilsin 'cucugum, kloragi getir de yerleri silelim' gibi cumleler kurulmaya devam etti.

Dolarama (1-2 dolarlik urunlerin satildigi indirim marketi)'yi gezerken Clorox isimli bu urunu gorunce Istanbul'da ne zaman bir arkadasima 'bu leke klorakla cikar' desem 'bu kelime de Izmirli uydurmasi di mi?' dendigini hatirladim. Fakat ilginctir eger Kanada'da birine bu cumleye soylersem bir seyler ifade ediyor olacak.

NOT: Acaba cigdemi de biliyorlar midir?

21 Haziran 2011 Salı

merserize, gelsenizeee!

Simdiye kadar gordugum kadariyla bu sehrin insanlari 3 seyi sergilemeyi cok seviyor:
1.Canuck sevgisi:
Evlerin camlarinda stickerlar, arabalarda bayraklar, giyilen tshirt'ler-sapkalar...Sehrin her yerinde Canucks izi var. Kaybedilen mac sonrasi cikan olaylar bu sevginin kotu sonucu heralde. Hala her yerde o gunku olaylar konusuluyor. Ve baska ulkeden gelen insanlara 'onlar gercek taraftar degil, sakin korkma bu sehir cok guvenli' aciklamasini yapma geregi duyuyorlar.

2. Ic camasirlari:

Yanlis anlamayin, dusuk pantalonlardan gorulen kalin camasir lastikleri ya da tanga izinden bahsetmiyorum. Onlar zaten kacinilmaz. Soylemek istedigim, balkona asilan ve gunlerce toplanmayan camasirlar. Yukarida gordugunuz fotograf, camasiri gordugumun 3.gununde cekildi. Bayrak gibi en one, en yuksege asmalari inanilmaz. Sanki bir nevi gurur sebebi. Hele yan komsumuzun camasirlari tam 4 gundur ayni yerde asili. Sanirim klasik bir insan olmadigini bordo renkli olan ile anlatmaya calisirken sari renkli olan ile iletisime acik oldugunu filan belirtmek istiyor:)))

3.Ojesi cikmis tirnaklar:
Ne kadar yaygin olduguna inanamazsiniz. En az 2 hafta once suruldugu belli olan bu ojelerin rengini tahmin etmek bile imkansiz. Hele o minik ayakli Asyalilari gorseniz...Zaten tirnaklari kucuk, bir de oje silinince 'kirli minik parmaklar sipidik terligin icinde' filmi oynuyor sanirsiniz. Sanirim bu kizlarin ojenin 3 gun kuralindan* haberleri yok.

NOT: (*) Eger ojeyi 3 gunden daha fazla cikarmadan kullanirsan bir sure sonra bir sey surmene gerek kalmaz, tirnak bir anda renk kazanir, sapsari olur.

20 Haziran 2011 Pazartesi

Go Canucks! Oh no, 'Stop Canucks!'


Kanada'da buz hokeyi hersey demek(mis). Vancouver takimi olan Canucks finalde kaybettiginde o sessiz, sakin sehrin insanlari bir anda canavara donusup olay cikarmislar, polis araclarini yakmislar. The Bay binasindaki camlari kirarak dukkanlari yagmalamislar. O bina simdi duzenleniyor ve bu calisma icin etrafina koyulan koruyucularin uzerine insanlar pismanliklarini yaziyor. Oyleki asagidaki posterleri hazirlamislar. Bu pismanlik ve dislama hareketinin kisisel girisimlerle yapiliyor olmasi gercekten etkileyici.


.


yillar sonra, tekrar okula!

Ilkokuldayken pazar gunleri tekrarladigimiz bazi ritueller vardi; tirnaklarimizi kesmek, yikanmak, onlugun yakasini kolaya yatirmak, vs gibi. Aradan onca yil gecmesine ragmen bazi seyler degismiyormus. Bir de baktim ki baslayacagim kurs oncesi hepsini aksamdan tamamlamisim. (tabi ki sonuncusu haric)
Sabah 8'de S.ile yola ciktik, yolu ogrenebilmem icin onu gozetmenligi onemliydi. Kursun kapisinin onune geldigimizde ayrilacagimizi dusunmemistim: ne de olsa 9 ay boyunca ebeveynim o. Bitis saatine kadar beni bekleyecegini sanmistim:(
Yasadigim bu yikintinin ardindan seviye tespiti icin sinava girdim. Sonuc; seviyem 7'ymis ve bir kac hafta sonra business class'a gecmek benim icin daha yararli olurmus. Bu bilgiyi alabilmek Koreli gorevli yuzunden inanilmaz zor oldu. Surekli kullandigi 'cras' ve 'rever' kelimelerinin gercekte 'class' ve 'level' oldugunu anladigimda ona kibarca 'baaaayyy' dedim ve ardindan multinational sinifimla tanistim. Aksanlari haric tatli insanlar.

NOT: Kurs bitiminde cevrede gezinirken okulun karsisindaki kutuphaneyi kesfettim. Cok sansliydim, ne zaman sessiz bir yerde calismak istesem karsiya gecmem yeterli olacakti. Ki bu sansi hicbir zaman kullanmayacagimi bilmeme ragmen orda oldugunu bilmek guzel.

19 Haziran 2011 Pazar

sessiz.sakin.isinibilen.

Bu slogan bir camasir makinasi icin kullanildiginda cok cazip olabilir ama bir sehir icin cekici bir ozellik mi? Bence hayir. Simdiye kadar gordugum Vancouver cok sessiz ve sakin (Buz hokeyi takimlari Canucks'un kaybetmesinden sonra yasananlar haric tabi). Balkona her ciktigimda sanki 'Walking Dead' dizi setindeymisim gibi hissediyorum. 'Buralarda bir cocuk da mi yok, aglasin sesi duyulsun' dedikten sonra duydugum cocuk cigligi hislerimin degismesi icin yeterli olmadi maalesef. Kendimi sokaga atip 'elalem ne derse desin, hadeeee' diye bagirip dans etmek istiyorum.

NOT: Bugun bir ara, bulundugumuz sokaktan dondurma arabasi gecti. Icinde kisik bir muzik caliyordu ve insanlar onu bu ses ile taniyorlarmis. Filmlerde gordugumuz bu sahnenin, acilan onca markete ragmen hala yasandigini dusunemezdim. Gercegin filmden tek bir farki vardi: o da aracin arkasindan kosan sarisin tombul cocugun olmayisi.

18 Haziran 2011 Cumartesi

cigdem mi? bayilirim!

Canim arkadasim S., 2 gunluk memleket hasretini giderebilmem icin bugun beni Commercial ST'deki Lubnan marketine goturdu. Iceri girdigimde Turk markali meyve sulari, makarnalar ve corbalari gorunce sacma bir sekilde mutlu oldum. Turkiye'de hergun yedigim kahvaltilik sosunu, hem de cigdem rafinin yaninda bulmak duygularimin tavan yapmasina sebep oldu. Etrafi biraz daha gezdikten sonra eve geldigimizde salcali ekmek+ biskuvi+ cigdem ve caydan olusan sahane bir keyif yaptik.

NOT: Vancouver'da cigdem citleyebilmenin bedeli paha bicilemezmis.

17 Haziran 2011 Cuma

uyumamaliyim...uyumamaliyim...

Vancouver ucusu icin check in'imi de yaptirdiktan sonra dinlenmek icin hemen kendime sote bir koltuk bulup yayildim. Daha 4 saat vardi ama uyuyakalmaktan korktugumdan gozlerimi kapatamadim hic. Oylece yatip ucaklari izlemek iyi bir fikir gibi geldi once ama degilmis.Insanda koyun sayma tribi yaratiyor. Hemen kalkip bir kahve aldim.

NOT: Kahve almaya giderken universiteden bir arkadasimi gordum.Tamam dunya kucuk dedik de burasi da dunyanin obur ucu yahu.

bavul derdi

Evet biliyorum bir tek cuvalim eksik! Ama naapabilirim 9 ay kalacagim bir ulkeye gidiyorum. Iki mevsimi de yasayacagim orda. Botuydu, kazagiydi, yazlik-kislik pijamasiydi derken valizler buyudu de buyudu .Ki bu buyume Vancouver'a gidecegim diger ucakta bana 79 dolara mal oldu.

Bu arada Toronto'ya indikten sonra valizlerimi alabilmek icin 40 dakika beklemem gerekti. Ve ben en sonunda yanlislikla birinin aldigina inanmaya basladim. Cunku valizim siyahti ve ben bir yerine ne adimi yazmistim ne de fark edebilmek icin bir sey bagladim. Ders 1, valizine, dilek agaci seklinde ipler baglamadan yola cikma.

NOT: Arkadasim I'nin gitmeden once bana verdigi 2 dolar inanilmaz ise yaradi. Bavullar icin tasiyici alirken 2 dolarin nasil hayat kurtarabildigini dusundum.

Basliyoruzzz

Sabah 7'de Ataturk Havalimani'nda olma kaydi ile maceramiz baslamis oldu!
Ailem ve arkadaslarima son kez el sallarken ne kadar buruktum anlatamam Ama hayat; bir sey bitmeden yenisi baslamiyor degil mi?

Hadi bakalim, yolum acik olsun diyip ucaga bindim. Yanima cok tatli bir adam ve kucuk oglu oturdu. Allahtan arada sohbet ettik ki benim '9 ay nasil gececek, neler yasayacagim, aileni arkadaslarimi cok ozleyecegim,..' seklindeki tedirginliklerimi dusunmeme cok firsat kalmadi. Inis vakti geldiginde valizleri nasil tasiyacagim sorusu beni tedirgin ediyordu. Cunku bu sefer yanimda sevgili D. ve B. yoktu:(

NOT: Yanimda oturan adamin kuzenin adi da benimkiyle ayniymis. Hatta evlendikten sonra kocasinin soyadini alinca soyadimiz da ayni olmus. Dunya ne kadar kucuk...